9 Nisan 2008 Çarşamba

Fenerbahçe-Chelsea maçı ile ilgili yazar yorumları

Mehmet Demirkol: Mümkündü Onlar hiçbir şey yapmıyor gibilerdi tamam. Ama Lugano dışında Fenerbahçe’de bir şey yapan yok gibiydi. Durgundu oyun yani. Bu durumu yaratan, iki hocanın da hesaplaşmayı sona bırakma düşüncesi olabilir mi? İkisi de birbirinden hamle bekler gibiydi. Fenerbahçe, Chelsea’nin kapladığı ve daralttığı alanı açmak için fazla yavaştı. Hızlarıyla çoğalmayı başaramıyorlardı. Grant buna güvendi belli ki. Zico son 20 dakikada ‘Gol yesem bile 1 gol beni ayakta tutar. Artık risk alabilirim’ diyerek’ adam sayısını artırıp çoğalınca, oyunun şekli değişti. Fenerbahçe kaleye yaklaştı ve pozisyonlar da bulmaya başladı. Alex’le kullanılan serbest vuruşların hep sol kanattan kazanılmış olması bir şanssızlık. Direkt içeriye falso verip Hilario’yu zorlayabileceği bir şans hiç gelmedi. Fenerbahçe açılınca Chelsea’nin savunma kanatlarının da dahil olduğu geniş alan akınları da gelmeye başladı tabii. Sonunda da Essien’in ustalığından bir gol. Bir tecrübe oldu. Büyük bir tecrübe. Ama tecrübeyi kazanırken fazlasını elde etmek de mümkündü. Artık önümüzdeki yıllara bakacağız. Biliyorsunuz aslında önemli olan kupayı kazanmak değil, hep burada olmaktır. Yani favori olmak. Mustafa Denizli: Yazık (x) milyon kere Oyunun sonuna doğru kameralar ağlayan Fenerbahçeliler’i gösterdi. İki maçı kafanızda bir yaşatın, bu maça ağlanmaz da hangi maça ağlanır diye düşünün. Şu anda İngiltere Ligi’nin en ağır top oynayan, fizik olarak en yetersiz takımı Chelsea. Fenerbahçe bana göre oyun anlayışında kullanacağı daha sağlıklı bir düşünce üretebilirdi. Chelsea bas bas bağırıyor, artık benim adımdan başka hiçbir tarafım büyük değil diye... Fenerbahçe ilk maçın ikinci yarısında çok adamla hücum ettiği anda Chelsea’nin nasıl panik yaşadığını gördü. 70 ile 85. dakikalar arası Fenerbahçe bu futbolu oynadı, şanssızlığı da yanında taşıdı. Burada maçı çevirebilecek vuruşlar vardı, defansta kaldı, sekti, kaleci çıkardı. 90 dakikayı tekrar kafamızda yaşayalım. Kim Fenerbahçe, gerçekten Fenerbahçe gibi oynadı diyebilir? Ama buna rağmen turu geçme fırsatı, oyunun her dakikasında, özellikle de ikinci yarıda mümkündü. Ahmet Çakar: Yazık oldu Skora hiç bakmayın. Chelsea, Fenerbahçe'den daha iyi oynamadı ve kazanmayı hak etmedi. Aslında herşeyi bozan Chelsea'nin neredeyse 90 dakika önde oynamasıydı. Bir yan topta Ballack'ın kalitesinden kaynaklanan kafa golü olmasa ve de Chelsea maça galip başlamasa dün gece asla bittiği gibi olmazdı. Hele hele son yarım saat var ki, Fenerbahçe, Chelsea'yi bayılttı. Avram Grant'e bakıyoruz, dudaklarını yiyor. Chelsea her ne kadar İstanbul'da iki gol yemiş olsa da, halen Avrupa'nın en iyi takım savunmasına sahip ekiplerinin başında geliyor. Zico, Semih'i denedi, olmadı. Kezman'ı denedi, olmadı. Kanatları denemeye çalıştı, olmadı. Ama işte dedik ya, o iki şuttan hele Gökhan'ınki gol olsa Fenerbahçe koskoca Chelsea'yi Londra'da elemişti. Üstelik Chelsea'ye bakıyoruz, Drogba'nın bir iki cılız şutu dışında hiçbir pozisyonu yok. Ama işte o kahredici Ballack'ın kafası hem oyundaki taktiksel dengeyi bozdu hem de turu getirdi. Kazım Kanat: Semih'i oynat diye Zico'yu kim kandırdı? Son 15 dakikada Zico bir büyük yanlış daha yaptı. Chelsea savunmaya çekilip Fenerbahçe baskı kurduğu anda. Yani karambollerin olduğu pozisyonlarda ve karambollerin golcüsü Semih Şentürk'ü oyundan aldı. Risk alması gerekirken risk almadı. Özetin özeti şudur; Zico kendi prensiplerine ihanet etti. Medya'nın dolduruşuna gelip kadro ve sistemde büyük hata yaptı. Zico hatalarıyla Fenerbahçe'nin tarih yazmasını engelledi. Yazık oldu! MESAJ; Sakın Galatasaray ve Beşiktaşlılar Fenerbahçe elendi diye sevinmesin. Fener şimdi lige döndü. Yani meydan artık boş değil. Dikkat!... Can Bartu: Kimsenin lafı olamaz Chelsea karşısında topu çok iyi kullandılar. Herşeyi yaptılar. Tek eksikleri yırtıcı ve sürükleyici bir santforunun olmamasıydı. Semih ileride yalnız kaldı ve ona şişirilen her topa da Chelsea savunması rahat sahip oldu. İngilizlere karşı topu havalandırırsan, onların ermeğine yağ sürersin. Lugano ve Edu’yu kutluyorum. İki maçta da çok iyiydiler. Özellikle Lugano, Drogba gibi büyük bir stara ve fizik gücünü kullanan bir futbolcuya nefes aldırmadı. Fenerbahçe, şahsiyetli oynadı. Elenmeyi haketmedi ama elendi. Bu oynanan futbola kimse bir şey diyemez. Sarı lacivertliler, Türkiye’yi Avrupa’da en iyi şekilde temsil etti. Erman Toroğlu: Avrupa için daha iyisi lazım İkincisi, Fenerbahçe buraya gelirken Maldonado’suz geldi. Ama Uğur vardı. Çünkü Uğur, Avrupa kupası maçlarında iyi başlarsa, iyi götürüyor. Ama o da kenarda. F.Bahçe Şampiyonlar Ligi’nde ilk 8’e kalıyor. Şunu çok net tekrar ediyorum. F.Bahçe’nin santrforları Şampiyonlar Ligi için yeterli değil. Peki yeterli santrfor var mı, var. Ama fiyatı 15 milyon Euro. Dün Lugano mükemmel oynadı. Edu da ona yardımcı oldu. Volkan başarılıydı, Vederson vasat. Şimdi o zaman eğri oturalım doğru düşünelim. Maldonado yok, Semih yok, Kezman yok, Alex yarım. O zaman da Chelsea gibi bir takımdsan hele İngiltere’de 2 gol yiyip eleniyorsan ağlamayacaksın, kızmayacaksın, kabul edeceksin. Düşünebiliyor musunuz Semih rakip defanstan tek bir hava topu alamadı. Ama Semih’e yine de 20 tane hava topu atıldı. Alex de Maldonado yüzünden rakip ceza alanı yakınında iyi toplar alamadı. Geri gelerek Edu’dan, Lugano’dan toplar aldı ama etkili olamadı.
changeTarget(document.getElementById("news_content"))

Hiç yorum yok: